Güneş Enerjisi Santrallerinde Alçak Gerilim Trafolarının Rolü ve Teknik Özellikleri
Güneş enerjisi, sürdürülebilir yapısı ve çevresel avantajlarıyla küresel ölçekte enerji dönüşümünün temel kaynaklarından biri haline gelmiştir. Güneş enerjisi santralleri (GES), fotovoltaik paneller aracılığıyla üretilen enerjiyi şebekeye entegre ederek hem ekonomik hem de çevre dostu bir çözüm sunar. Ancak bu sistemlerin kararlı, güvenli ve verimli çalışabilmesi için kullanılan tüm elektriksel ekipmanların doğru seçilmesi hayati önem taşır. Bu ekipmanlardan biri olan alçak gerilim GES trafosu, enerji dönüşüm zincirinin kritik halkalarından biridir.
GES trafoları, invertör çıkışında elde edilen alternatif akımı (AC), şebekenin ihtiyaç duyduğu gerilim seviyesine yükselten özel tip transformatörlerdir. Özellikle 800V seviyesindeki alçak gerilim trafoları, invertör çıkış gerilimini genellikle 400V veya 690V gibi standart sistem gerilimlerine dönüştürerek orta gerilim hatlarına entegrasyonu sağlar.
Bazı sistemlerde GES trafosu aynı zamanda santral içi yardımcı yüklerin beslenmesi için iç ihtiyaç trafosu olarak da görev alabilir. Trafo giriş voltajı 600V, 800V ya da 1000V gibi değerlere ulaşabilirken; çıkış gerilimi sistem konfigürasyonuna göre 400V, 690V, 800V seviyelerine kadar çıkarılabilir.
GES trafoları, invertör çıkışında elde edilen alternatif akımı (AC), şebekenin ihtiyaç duyduğu gerilim seviyesine yükselten özel tip transformatörlerdir.
Alçak Gerilim GES Trafolarının Temel Fonksiyonları
Gerilim Seviyesi Uyarlaması: Fotovoltaik sistemlerden elde edilen elektrik, invertörle AC’ye çevrildikten sonra şebekeye uygun voltaj seviyelerine yükseltilmelidir. Bu dönüşüm, GES trafosu tarafından gerçekleştirilir.
Enerji İletim Verimliliği: Uygun kapasitede seçilmiş bir trafo, iletim hatlarındaki kayıpları minimuma indirerek PV sisteminin genel verimliliğine katkı sağlar.
Elektriksel Koruma ve Stabilite: Şebekede oluşabilecek ani gerilim değişimleri, kısa devreler veya yük dengesizliklerine karşı sistemin güvenliğini sağlar. Trafo, şebeke ile PV sistemi arasında bir koruma bariyeri gibi çalışır.
Uzun Ömür ve Dayanıklılık: Kaliteli izolasyon, uygun soğutma çözümleri ve düzenli bakım ile GES trafoları onlarca yıl boyunca kesintisiz hizmet verebilir. Özellikle IP korumalı yapılar, dış ortam koşullarına karşı ekstra dayanıklılık sunar.
Kabinli Tip GES Trafoları: Dış Ortam Koşullarına Uyum
GES uygulamalarında yaygın olarak tercih edilen kabinli tip trafolar, dış etkenlere karşı dayanıklı olarak tasarlanmıştır. Yağmur, toz, yüksek sıcaklık ve nem gibi çevresel etkilere karşı koruma sağlayan bu trafolar; özel sac yapıları, havalandırma sistemleri ve filtreli fanlarla donatılarak uzun ömürlü kullanım sağlar.
Proje ihtiyaçlarına göre fanlı doğal soğutmalı (AN) sistemler, otomatik devre kesiciler, ölçüm cihazları ve röleli koruma birimleri entegre edilebilir. Böylece saha şartlarına uygun kompakt ve modüler trafo çözümleri elde edilir.
Teknik Konfigürasyonlar ve Giriş-Çıkış Özellikleri
GES trafoları, sistem konfigürasyonuna ve müşteri talebine göre aşağıdaki teknik varyasyonlarda üretilebilir:
Giriş gerilimi: 220V – 1000V arası
Çıkış gerilimi: 400V, 690V, 800V
Güç aralığı: Genellikle 5 kVA ve üzeri
İzolasyon sınıfları: Yağlı tip (ONAN) veya kuru tip (AN, AF soğutmalı)
Sargı yapıları: Orta uç bağlantılı, ekranlı ya da çift sargılı sistemler
Bağlantı şekilleri: Klemensli çıkışlar, ray veya vida bağlantılı montaj opsiyonları
Proje ihtiyaçlarına göre fanlı doğal soğutmalı (AN) sistemler, otomatik devre kesiciler, ölçüm cihazları ve röleli koruma birimleri entegre edilebilir.
GES projelerinde kullanılan trafolar, genellikle özel siparişe göre yapılandırılır. Şebeke altyapısı, santral gücü ve çevresel koşullar göz önüne alınarak, trafonun hem primer hem sekonder sargı özellikleri mühendislik hesapları doğrultusunda belirlenir.
Güneş enerji santrallerinde kullanılan alçak gerilim trafoları, yalnızca bir gerilim dönüştürücü değil; sistemin verimli, güvenli ve sürdürülebilir çalışmasının anahtarıdır. Trafo seçimi, projeye özel analizlerle yapılmalı, hem elektriksel performans hem de saha koşullarına uyum açısından optimize edilmelidir. Özellikle kabinli yapılar ve yüksek verimlilik sınıfına sahip ürünler, uzun vadede enerji yatırımınızın karşılığını güvence altına alır.
İhtiyacınıza en uygun ürün veya proje çözümü için hemen fiyat teklifi alın!
İzolasyon trafosu, elektrik devrelerinde hem gerilim transformasyonunu yapan hem de sistemin güvenliğini sağlayan kullanılan özel tasarımlı bir transformatör çeşididir. Bu trafolar, primer ve sekonder devreleri arasında doğrudan iletken bağlantı kurmaz; böylece galvanik izolasyon sağlanarak cihazların ve kullanıcıların güvenliği artırılır. Hem üç fazlı hem de monofaze uygulamalarda kullanılabilen izolasyon trafoları, özellikle tıp, otomasyon ve ağır sanayi gibi hassas alanlarda kritik rol oynar.
Belirli üreticiler, 5000V gerilim seviyesine kadar üretim yapabilir ve 220/220 izolasyon trafosu konfigürasyonuyla simetrik gerilim uygulamaları için idealdir. Ayrıca, projeye özel çözümler için ekranlı sargı, orta uç bağlantısı ve kabinli versiyonlar gibi çeşitli opsiyonlar sunulur. Cihazların devreye alınmasında kullanıcıya yardımcı olmak için detaylı izolasyon trafosu bağlantı şeması teknik dökümanlarla birlikte sağlanmaktadır.
İzolasyon trafosu, elektrik devrelerinde hem gerilim transformasyonunu yapan hem de sistemin güvenliğini sağlayan kullanılan özel tasarımlı bir transformatör çeşididir.
İzolasyon Trafosu Teknik Parametreleri
1.Gerilim Dönüşüm Oranı (Turn Ratio)
İzolasyon trafoları genellikle 1:1 oranında (örneğin 220V/220V) tasarlanır. Bu sayede çıkış gerilimi değişmeden, yalnızca iki sistem birbirinden tamamen ayrılarak güvenli enerji transferi sağlanır. Dönüştürme gerektiren sistemlerde ise 400/230V veya 230/24V gibi özel oranlar kullanılabilir.
2. Kaçak Akım ve Kapasitif Etki
Primer ve sekonder sargılar arasında kapasitif etkileşim oluşabilir. Bu nedenle izolasyon trafosu neden çarpmaz sorusunun cevabı, sargılar arasındaki elektriksel bağlantının olmaması ve kaçak akımın düşük tutulmasıdır. Sızıntı akım değeri genellikle 100 µA altında olacak şekilde tasarlanır.
3. Empedans Değeri
Trafonun kısa devre empedansı, yük altında gerilim düşümünü değiştirebilir. Düşük empedanslı izolasyon trafoları, hassas ekipmanlarda gerilim kararlılığı sağlar.
4. İzolasyon Direnci ve Dielektrik Dayanım
Primer ile sekonder sargılar arasındaki izolasyon direnci genellikle yüksek derecede direnç seviyesindedir. Dielektrik dayanım testi sırasında bu trafolar 2.5kV – 5kV aralığında gerilimle test edilir.
5. Frekans Uyumluluğu
Çoğu izolasyon trafosu 50/60 Hz frekans aralığında çalışacak şekilde tasarlanır. Ancak bazı özel uygulamalarda 400 Hz’e kadar frekans desteği sunan trafolar da mevcuttur.
6. Koruma Sınıfı ve Soğutma Tipi
İzolasyon trafoları IP20, IP23, IP44 gibi değişik koruma sınıflarında üretilir. Soğutma genellikle doğal hava (AN) ile yapılır; yüksek güçlü modellerde fanlı (AF) sistem tercih edilebilir.
7. Termik Koruma
Trafonun aşırı ısınmasını engellemek için bobin içine yerleştirilen PTC/PT100 gibi sıcaklık sensörleri ile termik koruma sağlanır. Bu sistem, trafonun ömrünü uzatır.
İzolasyon trafoları, primer ve sekonder devreleri arasında doğrudan iletken bağlantı kurmaz
İzolasyon Trafosu Hangi Amaçla Kullanılır?
Galvanik İzolasyon ve Nötr-Toprak Ayrımı: Bu trafolarda primer ve sekonder devreler fiziksel olarak birbirinden ayrılmıştır. Bu nedenle izolasyon trafosu neden çarpmaz sorusunun yanıtı, devreler arasında doğrudan elektriksel bağlantı olmamasıdır. Ayrıca, trafonun çıkışında nötr toprak bağı yapılmadıkça, devrede potansiyel fark oluşmaz ve çarpılma riski ortadan kalkar. Bu özellik, özellikle nötr toprak arası farkı kritik olan uygulamalarda tercih edilir.
Tıbbi Uygulamalar: Yüksek güvenlik gerektiren ameliyathane gibi ortamlarda tercih edilen medikal izolasyon trafoları, EN 61558-2-15 standardı esas alınarak tasarlanır ve izolasyon izleme röleleri ile entegre çalışarak olası arızaları önceden tespit etme imkânı sunar.
Endüstriyel Otomasyon: Hassas ölçüm cihazlarının, PLC’lerin ya da inverter destekli sistemlerin enerji ihtiyacı için izolasyon trafoları kritik öneme sahiptir.
UPS Sistemleri: Yedekli enerji altyapılarında, çıkıştaki voltaj kalitesini artırmak ve izolasyon sağlamak amacıyla UPS’lerle entegre edilir.
İzolasyon Trafolarıyla Filtreleme ve Harmonik Azaltma: Yüksek empedanslı ve ekranlı izolasyon trafoları, parazit ve elektriksel gürültülerin filtrelenmesinde de etkili olabilir. UPS sistemlerinin giriş ve çıkış noktalarında, otomasyon panoları ile hassas ölçüm ekipmanlarında kullanılan bu tip izolasyon trafoları, enerjiyi güvenli şekilde iletirken aynı zamanda parazit ve sinyal bozulmalarını minimuma indirir.
İzolasyon Trafosu Nasıl Bağlanır?
İzolasyon trafosu nasıl bağlanır? sorusunun cevabı, kullanılan modelin bağlantı tipine göre değişir. Bu trafolar genellikle klemensli, pabuçlu ya da bara tipi bağlantı seçenekleriyle sunulur. Proje gereksinimlerine göre vektör grubu seçilebilir.
İzolasyon Trafosu Fiyatları
İzolasyon trafosu fiyatları, trafonun gücü (kVA), sargı yapısı (bakır/alüminyum), montaj tipi ve ekranlama özelliğine göre farklılık gösterir. Küçük ölçekli projeler için geliştirilen 220/220 izolasyon trafosu modelleri daha uygun fiyatlıyken, büyük sanayi uygulamaları için tercih edilen kabinli ve üç fazlı sistemlerin fiyatı daha yüksektir.
Güvenli ve Stabil Enerji için İzolasyon Trafoları
İzolasyon trafosu nötr toprak arası ayrımı sayesinde sistemde kaçak akım riskleri minimize edilir. Bu, elektrik çarpması riskini ortadan kaldırdığı gibi, hassas ekipmanların da gerilim dengesizliklerinden zarar görmesini engeller. İzolasyon trafoları, sadece enerji dönüşümü değil aynı zamanda kullanıcı ve cihaz güvenliği için de vazgeçilmez bir çözümdür. Yüksek kaliteli izolasyon trafosu çözümleri, farklı ihtiyaçlara özel tasarımlarıyla öne çıkar ve sistemlerin sorunsuz çalışmasını sağlar.
İhtiyacınıza en uygun ürün veya proje çözümü için hemen fiyat teklifi alın!
Harmonik Filtre Nedir? Kompanzasyon Sistemlerinde Harmonik Filtre Reaktörü ve Uygulamaları
Elektrik şebekelerinde yüklerin artması, özellikle doğrultuculu ve anahtarlamalı cihazların yaygınlaşmasıyla birlikte harmonik bozulmalar gün geçtikçe daha kritik hale gelmiştir. Bu tür harmonik etkileri bastırmak ve şebeke üzerindeki zararlı etkilerini engellemek amacıyla harmonik filtre çözümleri devreye alınmaktadır.
Harmonik filtreler, şebekede oluşan yüksek frekanslı akım bileşenlerini (3., 5., 7., 11. harmonikler vb.) bastırmak için tasarlanmış devre elemanlarıdır. Bu filtreler, harmonik akımların trafolara, kondansatörlere ve diğer hassas cihazlara zarar vermesini önleyerek sistemin güç kalitesini artırır.
Harmonik filtre sistemleri iki ana gruba ayrılır:
Pasif harmonik filtre
Aktif harmonik filtre
Pasif Harmonik Filtre Nedir?
Pasif harmonik filtreler, belirli harmonik frekanslarda düşük empedans sağlayarak istenmeyen harmonikleri sönümleyen RLC elemanlarından oluşan bir devre yapısıdır.
Genellikle kondansatör + harmonik filtre reaktörü kombinasyonundan oluşur. Şebekeye paralel bağlanarak belirli frekanstaki harmonik akımları üzerlerine çekip sönümleme yapar.
Aktif Harmonik Filtre Nedir?
Aktif harmonik filtreler, sistemdeki harmonik bileşenleri anlık olarak tespit edip, bu bileşenlerin ters fazlı karşılığını üreterek şebekeye uygular ve böylece harmonik bozunumunu giderir. Yüksek hassasiyetle çalışan bu filtreler, dinamik yük değişimlerine hızlı tepki verir; ancak maliyetleri pasif filtrelere kıyasla daha yüksektir.
Harmonik filtre, şebekede oluşan yüksek frekanslı akım bileşenlerini (3., 5., 7., 11. harmonikler vb.) bastırmak için tasarlanmış devre elemanlarıdır.
Harmonik Filtre Reaktörü Nedir?
Harmonik filtre reaktörü, pasif filtre sistemlerinde kullanılan ve genellikle kondansatörlerle birlikte çalışan endüktif bir elemandır. Görevi, istenmeyen frekanslardaki akımları bastırmak ve rezonans frekansını kontrol altına almaktır. Özellikle kompanzasyon sistemlerinde kullanılan kondansatörlere yüksek frekanslı harmoniklerin ulaşmasını engellemek için kullanılır.
Harmonik filtrenin bağlantısı, sistemde yapılan harmonik analiz sonuçlarına dayanarak uygun frekans ve kapasitede olacak şekilde tasarlanır. Harmonik filtre devresi, tipik olarak aşağıdaki bileşenlerden oluşur:
Kondansatör bankı (C)
Harmonik filtre reaktörü (L)
Gerekirse direnç (R) – sönümleme için
Koruma sigortası veya şalter
Filtrenin şebekeye paralel bağlantısı
Harmonik filtre bağlantı şeması, belirli harmonik sıralarına (örneğin 5. veya 7. harmonik) göre ayarlanmış LC rezonans devrelerini içerir. Bu filtrelerde, reaktörler genellikle kondansatörlerin önüne yerleştirilerek harmonik akımların doğrudan kondansatörlere ulaşması ve hasar oluşturması önlenir.
Harmonik Filtre Seçimi Nasıl Yapılır?
Doğru bir harmonik filtrenin seçimi, yük profili, harmonik distorsiyon seviyesi (THDi), yükün doğası ve kompanzasyon gereksinimlerine göre yapılmalıdır. Aşağıdaki faktörler dikkate alınır:
Şebeke gerilimi (V)
Yük akımı (A)
Toplam harmonik distorsiyon oranı (THDi %)
Filtrenin hedeflediği harmonik sırası (n)
Rezonans frekansı (fₒ)
Kompanzasyon ihtiyacı (kVAr)
Yüksek THDi değerlerinde aktif harmonik filtre tercih edilirken, %15’in altındaki harmoniklerde pasif filtreler yeterlidir. Harmonik filtre seçim tablosu, üretici firmalar tarafından sunulan teknik kataloglarda genellikle detaylı olarak bulunur.
Doğru bir harmonik filtre seçimi, yük profili, harmonik distorsiyon seviyesi (THDi), yükün doğası ve kompanzasyon gereksinimlerine göre yapılmalıdır
Harmonik Filtre Fiyat ve Maliyet Etkenleri
Harmonik filtrenin fiyat aralığı; filtre tipine (aktif/pasif), kapasitesine (kVAr), filtrelediği harmonik seviyesine ve teknolojisine göre değişir. Genellikle:
Pasif harmonik filtreler → Daha ekonomik, belirli harmoniklerde etkilidir
Aktif harmonik filtreler → Daha pahalıdır fakat geniş bant çözüm sunar
Ayrıca projeye özel harmonik analiz yapılmadan doğru fiyatlandırma yapmak zordur.
Harmonik Filtre Kompanzasyon Entegrasyonu
Harmonik filtre kompanzasyon panoları, reaktif güç dengeleme ile harmonik bastırmayı entegre şekilde sunar. Bu ürünlerde, her bir kondansatör grubuna uygun bir reaktör bağlanarak harmonik filtreleme sağlanır. Reaktif güç ihtiyacı doğrultusunda, kompanzasyon rölesi yardımıyla bu gruplar otomatik olarak devreye alınır. Sistem stabil çalışır, reaktif ceza ve harmonik kaynaklı arızalar engellenmiş olur. Bu tür sistemler, özellikle yüksek harmonikli endüstriyel tesislerde, inverterli motorlar, kaynak makineleri, UPS sistemleri olan yerlerde vazgeçilmezdir.
Harmonik filtre, modern elektrik sistemlerinde güç kalitesi, reaktif enerji kontrolü ve şebeke sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Kompanzasyon sistemlerinde harmonik filtre reaktörleriyle entegre edilen çözümler, kondansatörlerin daha uzun ömürlü çalışmasını sağlarken, sistemdeki harmonik bozulmaları da önemli ölçüde azaltır. Sistem verimliliğini artırmak isteyen mühendisler için uygun harmonik filtrenin seçimi, sahada yapılan harmonik analiz sonuçlarına dayanmalı ve filtre bağlantı şeması bu analiz doğrultusunda doğru şekilde tasarlanmalıdır.
İhtiyacınıza en uygun ürün veya proje çözümü için hemen fiyat teklifi alın!
Şönt Reaktör Nedir? Kullanım Alanları, Hesaplama ve Bağlantı Şeması
Şönt reaktör, elektrik iletim ve dağıtım sistemlerinde kapasitif reaktif gücü dengelemek amacıyla kullanılan, şebekeye paralel bağlanan endüktif bir devre elemanıdır. Kapasitif özellikteki yüklerin yoğunlukta olduğu sistemlerde, gerilim seviyesini dengelemek ve reaktif enerji sınır aşımlarını önlemek amacıyla kullanılır.Bu yazıda, şönt reaktör nedir, nasıl bağlanır, nerelerde kullanılır, şönt reaktör hesaplama ve şönt reaktör seçimi gibi temel başlıklar detaylı şekilde ele alınmıştır.
Şönt reaktör, elektrik sistemlerinde kapasitif etkileri azaltarak devrenin endüktif özellik kazanmasını sağlayan bir endüktans elemanıdır. Elektrik şebekelerinde özellikle boşta çalışan hatlarda, trafolarda ve LED tabanlı sistemlerde şönt reaktör neden kullanılır sorusunun yanıtı, bu bölgelerde oluşan aşırı kapasitif reaktif gücü dengelemek istemektir.
Paralel olarak bağlandığı için, şönt reaktörler “shunt” (yanal) kelimesinden gelir ve sistemin genel reaktif dengesine katkı sağlar.
Şönt reaktör, elektrik sistemlerinde kapasitif etkileri azaltarak devrenin endüktif özellik kazanmasını sağlayan bir endüktans elemanıdır.
Şönt Reaktör Neden Kullanılır?
Kapasitif reaktif enerjiyi dengelemek
Gerilim artışını sınırlamak (özellikle uzun kablo hatlarında)
Reaktif ceza sınırlarını aşmamak
Aşırı kompanzasyonu önlemek
Harmonik rezonans etkilerini baskılamak
Kompanzasyon panosunun dengeleyici unsuru olarak çalışmak
Özellikle LED aydınlatmalar, UPS çıkışları, uzun OG kabloları, trafoların sekonderi gibi kapasitif etkilerin yoğun olduğu uygulamalarda tercih edilir.
Şönt reaktör, fazlar arası veya faz-nötr arası olacak şekilde şebekeye paralel olarak bağlanır. Reaktörün bağlandığı noktada oluşan manyetik alan, reaktans etkisiyle kapasitif yükü sönümler.
Şönt reaktör bağlantı şeması genellikle aşağıdaki ekipmanlarla birlikte planlanır:
Otomatik kompanzasyon rölesi
Kontaktör
Termik koruma rölesi
Faz-faz bağlantı noktası (veya faz-nötr)
Endüktif reaktör sargısı
Yüksek güçlü sistemlerde aşırı ısınmaya karşı termik ve manyetik koruma unsurları da şemaya dahil edilmelidir.
Şönt reaktör, fazlar arası veya faz-nötr arası olacak şekilde şebekeye paralel olarak bağlanır.
Şönt Reaktör Hesaplama
Doğru şönt reaktör hesaplama işlemi, sistemin gerilim seviyesi ve kapasitif reaktif gücü göz önüne alınarak yapılır.
Temel formül:
Qr=U^2/XL veya Qr=U2⋅2πf⋅L
Qr: Şönt reaktörün sağlayacağı reaktif güç (kVAr)
U: Faz-faz gerilim (V)
F: Frekans (Hz)
L: Endüktans değeri (H)
Yapılan hesaplama sonucunda, sisteme uygulanması gereken endüktif kompanzasyon değeri tespit edilir.
Şönt Reaktör Seçimi
Şönt reaktör seçimi yapılırken şu kriterler dikkate alınmalıdır:
Gerilim seviyesi (örneğin 400 V, 6.3 kV, 34.5 kV)
Frekans (50 Hz veya 60 Hz)
Gerekli reaktif güç (kVAr)
Termal dayanım ve izolasyon sınıfı
Montaj yeri ve soğutma tipi
Harmonik koşullar (varsa filtreli reaktör tercih edilir)
Ayrıca, kompanzasyon sisteminin bulunduğu ortamın sıcaklığı ve havalandırma durumu, reaktörün ömrü ve güvenli çalışması üzerinde doğrudan etkilidir.
Şönt Reaktör Panosu Nedir?
Şönt reaktör panosu, bir veya birden fazla şönt reaktörün, gerekli koruma, ölçüm ve kontrol bileşenleriyle birlikte entegre edildiği pano sistemidir. Genellikle otomatik kompanzasyon panoları içerisinde yer alır ve yük durumuna göre devreye girip çıkar.
Bir şönt reaktörün satın alınmasında veya tekliflendirilmesinde kullanılan şönt reaktör teknik şartnamesi, cihazın performans ve güvenlik gerekliliklerini belirler.
Teknik şartnamede bulunması gereken başlıca bilgiler:
Anma gerilimi (Un)
Frekans (Hz)
Endüktans değeri (L)
Reaktif güç değeri (kVAr)
Yalıtım sınıfı ve soğutma tipi
Koruma sınıfı (IP seviyesi)
Harmonik uyumluluğu (THDi dayanımı)
Montaj tipi (zemin, duvar veya pano içi)
Bu şartname, tedarikçi ile kullanıcı arasında doğru ürün seçiminde teknik referans olarak kullanılır.
Şönt reaktör, kompanzasyon sistemlerinin dengeleme bileşeni olarak, kapasitif karakterli yüklerin neden olduğu reaktif güç dengesizliklerini ortadan kaldırmak için kullanılır. Doğru şönt reaktör seçimi, uygun şönt reaktör bağlantı şeması ile desteklenmeli, sistemin çalıştığı koşullara uygun teknik şartnameye göre ürün tespiti yapılmalıdır.
İhtiyacınıza en uygun ürün veya proje çözümü için hemen fiyat teklifi alın!
Akü redresör grubu, doğru akım (DC) ihtiyacı duyan sistemlerde hem enerji sürekliliğini sağlar hem de bataryaların güvenli biçimde şarj edilmesini mümkün kılar. DC besleme ihtiyacı genelde orta gerilim hücrelerinde, jeneratörlerde veya trafo merkezleri v yaygın olarak kullanılır. 220V AC giriş gerilimini 12VDC, 24VDC ya da 48VDC gibi uygun seviyelere çevirerek; motor bobinleri, koruma röleleri, sinyal sistemleri gibi kritik donanımların beslenmesinde görev alır.
Birçok profesyonel, “akü redresör grubu ne işe yarar?” sorusunun cevabını merak eder. Bu sistemler, şebeke elektrik kesintisi yaşandığında devreye girerek bağlı ekipmanların enerjisiz kalmasını engeller.
Akü Redresör Nasıl Şarj Edilir?
Akü redresör şarjı nasıl yapılır? sorusunun yanıtı oldukça net: Modern sistemlerde otomatik şarj teknolojisi mevcuttur. Akünün doluluk durumuna bakarak otomatik olarak şarj akımı düzenlenir. Böylece aşırı akım veya aşırı şarj (overcharging) problemleri ortadan kalkar. Dolayısıyla akü ömrü uzatılarak maksimum seviyede korunur.
TEDAŞ MLZ 2018-65A Şartnamesine Uygun Akü Redresör Grubu
Bağlantı Şeması ve Teknik Şartnameler
Her bir akü redresör bağlantı şeması, üretici firmalar tarafından kullanım kılavuzlarında ve teknik dökümanlarda ayrıntılı biçimde sunulur. Bu şemalar, kurulum sırasında olası hataların önüne geçer. Projeye özgü hazırlanan teknik şartname dokümanında, akü redresör sisteminin kapasitesi, çıkış gerilimi, şarj özellikleri ve çevresel şartlara uygunluk gibi tüm mühendislik kriterlerine detaylı şekilde yer verilir.
Bakımsız Akü Redresör Grubu (24V 26Ah)
Özellikle bakımsız akü redresör grubu 24V 26Ah, uzun ömürlü, stabil ve kesintisiz güç ihtiyaçları için tercih edilen çözümlerden biridir. Bu cihaz grubu, bar 24 serisi yüksek verimli akü redresör modelleriyle entegre çalışarak sistemin kesintisiz enerji ihtiyacını güvence altına alır. Bar 24 26Ah redresör, modern altyapılarda, özellikle de trafo merkezlerinde yaygın olarak kullanılır.
Daha yüksek gerilim gerektiren uygulamalarda ise bar 110 redresör modelleri öne çıkar. 110V DC çıkış kapasitesine sahip bu sistemler, enerji iletiminde sağlam ve kesintisiz bir kaynak sunar.
TEDAŞ Şartnamelerine Uygun Akü Redresör Sistemleri
TEDAŞ MLZ 2018-65A Akü Redresör Grubu
Bu model, 24VDC veya 110VDC sabit çıkışlı, otomasyon sistemlerine yönelik geliştirilmiştir. Öne çıkan teknik özellikleri:
Bu tip şartnameli akü redresör gruplarında, şebeke gerilimi 220VAC varken aküler şarj edilir. Şebeke enerjisi gittiğinde yük, aküden DC beslenir. Genellikle sinyal sistemleri ve açma-kapama mekanizmalarında tercih edilmektedir.
Giriş: 230V AC, tek faz
Çıkış: 24VDC / 110V DC
Çıkış akımı: 25A
Otomatik sıcaklık kompanzasyonlu şarj
Kuru tip VRLA akü desteği
Ters bağlantı ve aşırı akım koruması
LED göstergeli yapı
Uzun ömürlü akü grubu ile tam uyum
TEDAŞ 2000/36.C Akü Redresör Grubu
Bu şartname, özellikle 24V ve 110VDC sistemlerde kullanılan, geçmişte yaygın olarak tercih edilen ancak bazı kamu projelerinde hâlâ geçerli olan standartları kapsar.
Uyumluluk: Jel ve kuru tip aküler
Minimum 8 saat kesintisiz enerji
Voltaj regülasyonu ve harmonik koruma
Akü test fonksiyonu ve hata alarmları
İletim seviyesindeki koruma sistemlerine özel yapı
Çıkış akımı: 20A
Bu teknik şartnameler, özellikle kamu ihalelerinde ve TEDAŞ projelerinde redresör seçimi için zorunlu standartlardır.
İhtiyacınıza en uygun ürün veya proje çözümü için hemen fiyat teklifi alın!
Orta Gerilim Hücrelerinde Akü ve Redresör Grubunun Kullanımı
Orta gerilim hücrelerinde; koruma röleleri, kumanda devreleri, ölçü ekipmanları ve otomasyon sistemleri gibi hayati öneme sahip yardımcı devrelerin enerji sürekliliği, tesis güvenliği ve sistem kararlılığı açısından kritik bir gerekliliktir. Bu kapsamda, şebeke kaynaklı gerilim kesintilerine karşı sistemin işlevselliğini sürdürebilmek ve açma-batma komutlarının güvenli bir şekilde iletilebilmesini sağlamak amacıyla, AC girişli ve DC çıkışlı yapıdaki akü redresör grupları devreye alınarak, kontrol ve koruma sistemlerine kesintisiz ve kararlı bir yardımcı besleme gerilimi temin edilir.
AC girişli ve DC çıkışlı yapıdaki akü redresör grupları devreye alınarak, kontrol ve koruma sistemlerine kesintisiz ve kararlı bir yardımcı besleme gerilimi temin edilir.
1.Kesintisiz Güç Gereksinimi
OG hücrelerde; koruma, kumanda, ölçü ve haberleşme sistemlerinin sürekli olarak çalışması gerekir. Bu sistemlerin enerjisi şebekeye bağlı olsaydı, ana besleme kesildiğinde OG sistemler de çalışamaz hale gelirdi. Akü redresör grubu, şebeke enerjisi kesildiğinde yedek güç sağlayarak bu devrelerin kesintisiz çalışmasını garanti eder.
2. Koruma Rölelerinin Çalışmasını Sağlamak
OG sistemlerinde arızalara karşı koruma röleleri ve açma-batma bobinleri kullanılır. Bu elemanların doğru anda çalışabilmesi için güvenilir bir enerji kaynağı gereklidir. Akü redresör grubundan sağlanan DC gerilim, rölelerin ve şalt ekipmanlarının anında devreye girmesini sağlar.
Redresörler AC gerilimi alıp doğru akıma (DC) çevirir. Aküler de bu DC gerilimi depolar. Yardımcı devrelerin doğrudan DC ile beslenmesi, sistemdeki dalgalanmalardan veya frekans değişimlerinden etkilenmemesini sağlar.
4. Enerji Kesintisinde Açma Komutu Gönderme
OG hücrede bir kısa devre olduğunda, kesici açılmalıdır. Ancak enerji kesilmişse, bu komutu verecek sistem çalışamaz. Akü sayesinde kesiciye açma komutu gönderilebilir ve sistem güvenli konuma alınır.
5. Yedeklilik ve Güvenlik
Kritik altyapılarda, örneğin trafo merkezlerinde, enerji sürekliliği hayati önem taşır. Akü redresör grubu, sistemin yedekli çalışmasını sağlar ve güvenliği artırır.
Akü redresör grupları orta gerilim hücrelerde işletme altında iken şebeke enerjisi gittiğinde kesintisiz kontrol için koruma ve kontrol sistemleri için sürekli enerji sağlar.
Akü redresör grubu genelde 24 VDC, 48 VDC, 110 VDC ve bazı uygulamalarda 220 VDC çıkış besleme geriliminde kullanılır. Akü olarak 12 VDC’lik VRLA Akü (Valf Regulated Lead Acid – Sübap Ayarlı Kurşun Asit Akü) bakımsız akü olarak bilinen, şarj edilebilir kurşun asit aküler kullanılmaktadır. Redresör cihazı akünün DC gerilimini 220VAC (veya 380VAC) geriliminden akünün DC gerilimine dönüştürür.
Sonuç olarak akü redresör grupları orta gerilim hücrelerde işletme altında iken şebeke enerjisi gittiğinde kesintisiz kontrol için koruma ve kontrol sistemleri için sürekli enerji sağlar. Açma-kapama emniyeti için kesici açma bobinleri için güç kaynağı olur. Şebekeden gelen olumsuzluklarda etkilenmemek için herhangi bir arızadan etkilenmeden DC besleme sağlar. Güvenlik için arıza anında sistemin güvenli hale getirilmesini sağlarken enerji yedekliliği için ise trafo merkezleri gibi kritik yerlerde süreklilik sunar.
İhtiyacınıza en uygun ürün veya proje çözümü için hemen fiyat teklifi alın!
Redresör Nedir? Redresör (Doğrultucu) Devrelerinin Çalışma Prensibi
Redresör, alternatif akımı (AC)doğru akıma (DC) dönüştüren temel bir güç elektroniği devresidir. Bu dönüşüm işlemine doğrultma denir. Redresörler; enerji üretimi, iletimi ve dağıtımında, endüstriyel otomasyonlarda, akü şarj sistemlerinde ve güç kaynaklarında önemli rol oynamaktadır. Alternatif akımın doğru akıma dönüştürülmesi, özellikle sabit gerilimle çalışan kontrol ve haberleşme devreleri için zorunludur.
Redresörler, girişindeki AC sinyalin yalnızca pozitif ya da negatif yarı dalgasını geçirerek tek yönlü bir akım elde edilmesini sağlar. Doğrultma işlemi birkaç yarı iletken devre elemanıyla yapılır. Bunlardan genelde en çok kullanılan devre elemanları diyot, transistör, tristör (SCR) veya IGBT gibi yarı iletken anahtarlama devre elemanlarıdır. Çıkış gerilimi doğrultulduktan sonra filtre devreleriyle daha düzgün bir DC çıkış gerilimine dönüştürülür.
Redresörler, girişindeki AC sinyalin yalnızca pozitif ya da negatif yarı dalgasını geçirerek tek yönlü bir akım elde edilmesini sağlar.
Redresör tipleri arasında şunlar yer alır:
Yarım dalga doğrultucu veya redresör: Tek bir diyotla sadece sinüs dalgasının pozitif yarı dalgasını doğrultur.
Tam dalga doğrultucu veya redresör: Dört diyottan oluşan köprü diyot devresi ile sinüs dalgasının hem pozitif hem negatif dalgası doğru akıma dönüştürülür.
Kontrollü doğrultucu veya redresör: Tristör (SCR) devre elemanı kullanılır. Böyle çıkış gerilimi tamamen kontrol edilebilmektedir.
Üç fazlı doğrultucu veya redresör: Genelde yüksek güçlü güç elektroniği devrelerde kullanılır, üç fazın DC gerilime çevrildiği bu devrelerde verim çok yüksektir.
Redresörlerin Teknik Özellikleri
Giriş gerilimi genellikle 220V AC (monofaze) veya 380V AC (trifaze) şebeke gerilimidir.
Çıkış gerilimi uygulamaya bağlı olarak 24V, 48V, 110V veya 220V DC olarak seçilebilir.
Çıkış akımı, güç kapasitesine göre birkaç amperden yüzlerce ampere kadar değişebilir.
Verimlilik oranı %90’ın üzerinde olabilir.
Gerilim regülasyonu ±%1 toleransında sabit tutulabilir.
DC çıkıştaki AC dalgalanma (ripple) seviyesi, filtre devreleri ile %1’in altına düşürülebilir.
Soğutma tipi doğal konveksiyon, fanlı sistem veya büyük güçlü uygulamalarda forced-air olabilir.
Aşırı akım, kısa devre, aşırı sıcaklık ve aşırı gerilim gibi durumlara karşı koruma devreleri ile donatılmıştır.
Analog veya dijital kontrol arabirimleri üzerinden izleme, alarm ve uzaktan kontrol özelliklerine sahiptir.
Tipik çalışma sıcaklığı aralığı -10°C ila +50°C’dir.
EN 60146, IEC 61000 ve benzeri uluslararası standartlara uygun olarak üretilir.
Redresörler, AC gerilimin DC’ye dönüştürülmesinin gerektiği tüm güç elektroniği uygulamalarında kullanılır.
Redresörlerin Kullanım Alanları
Redresörler, AC gerilimin DC’ye dönüştürülmesinin gerektiği tüm güç elektroniği uygulamalarında kullanılır. Başlıca kullanım alanları:
Trafo merkezleri ve enerji üretim tesisleri
Akü şarj sistemleri
Endüstriyel otomasyon panoları
UPS (Kesintisiz Güç Kaynağı) sistemleri
Demiryolu elektrifikasyonu
HVDC enerji iletim sistemleri
DC motor sürücüler
Elektrokimyasal prosesler (örneğin elektroliz)
Tıbbi cihaz beslemeleri
Haberleşme altyapıları
Redresörler, alternatif akımı doğru akıma çevirerek enerji dönüşüm süreçlerinin temel yapı taşını oluşturur. Gerek endüstriyel sistemlerin güvenliği gerekse kesintisiz enerji ihtiyacı için kritik öneme sahiptir. Yarı iletken teknolojisi gittikçe gelişiyor. Bundan dolayı redresör ve doğrultucu devreleri de gelişmektedir. Böylece daha verimli, daha optimize ve daha akıllı hale gelmektedir.
İhtiyacınıza en uygun ürün veya proje çözümü için hemen fiyat teklifi alın!
Beam Sensör (Beam Dedektörü) Nedir ve Nasıl Çalışır?
Yangın güvenliği sistemlerinde erken algılama büyük önem taşır. Bu konuda etkin çözümler sunan beam sensör (beam dedektörü) özellikle geniş ve yüksek tavanlı alanlarda üstün performans sergiler. Bu içerikte beam sensörlerin çalışma prensibini, avantajlarını ve kullanım alanlarını detaylarıyla incelenecektir.
Beam sensör (beam dedektörü), yangını erken aşamada algılamak için ışın veya lazer teknolojisini kullanan bir yangın güvenlik cihazıdır. Genellikle iki temel bileşenden oluşur: ışını gönderen bir verici ve bu ışını sürekli izleyen bir alıcı. Bu sistem geniş alanları etkili şekilde tarayarak duman veya yangını hızlıca tespit eder.
Beam sensör (beam dedektörü), yangını erken aşamada algılamak için ışın veya lazer teknolojisini kullanan bir yangın güvenlik cihazıdır.
Beam Sensörlerin Çalışma Prensibi
Işın Gönderimi: Beam sensörün verici ünitesi infrared veya lazer ışınlarını belirli mesafelere (50-150 metre arasında) gönderir.
Işın İzleme: Alıcı ünite gönderilen ışınları sürekli takip eder. Herhangi bir engelleme durumunda (duman, nesne vb.) bunu hızlıca algılar.
Duman Algılama: Yangın sırasında oluşan duman, ışının yolunu keserek ışın yoğunluğunu azaltır. Bu durum, beam sensör tarafından hemen algılanır.
Alarm Üretimi:Işın yoğunluğu önceden belirlenen eşik değerinin altına düştüğünde beam sensör alarm verir, bu sayede yangına erken müdahale edilir.
Büyük ve yüksek tavanlı alanlarda üstün performans sağlar.
Hızlı ve güvenilir algılama yapar.
Kolay kurulum ve düşük bakım maliyetleri sunar.
Geleneksel dedektörlere göre daha etkin ve ekonomiktir.
Beam Sensör Kullanım Alanları
Beam sensörler aşağıdaki alanlarda yaygın olarak tercih edilir:
Depo ve antrepolar
Üretim tesisleri ve fabrikalar
Havaalanları ve uçak hangarları
AVM’ler ve büyük etkinlik salonları
Spor salonları ve sergi merkezleri
Beam Sensör Fiyatları
Beam dedektör fiyatları marka, model ve özelliklere göre farklılık gösterebilir. Hem globalde hem de yurtiçinde birçok marka beam sensörü üretimi yapmakta olup, çeşitli bütçelere uygun seçenekler sunar.
Beam sensör fiyatları marka, model ve özelliklere göre farklılık gösterebilir.
Dijital Basınç Sensörü ile Beam Sensör Entegrasyonu
Güvenlik sistemlerini daha da kapsamlı hale getirmek için dijital basınç sensörü gibi ek sensörlerle beam sensör entegrasyonu mümkündür. Böylelikle daha kapsamlı ve etkili bir güvenlik çözümü sağlanır.
Beam sensör (beam dedektörü), büyük alanlarda yangın güvenliğini sağlamak için ideal bir çözümdür. Erken uyarı ve etkin algılama özellikleriyle yangın risklerini azaltır. Teknik olarak beam sensörlerin infrared veya lazer teknolojisi sayesinde yüksek hassasiyetli algılama kapasitesine sahip olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca geniş mesafeleri kapsama yeteneği sayesinde tesis genelinde etkin bir izleme sağlar. Kablosuz modeller sayesinde, özellikle montaj zorluğu bulunan alanlarda pratik ve ekonomik çözümler sunulabilir. Dijital sensörlerle entegre edilerek sistem performansı artırılabilir ve daha hızlı, doğru tepkiler alınabilir. Sonuç olarak, beam sensörler, yangın güvenliği sistemlerinde önemli bir rol üstlenerek güvenliğinizi yüksek teknolojiyle güçlendirir ve olası yangın tehlikelerini minimuma indirir.
Manyetik Kapı Alarm Sensörü Nedir ve Nasıl Çalışır?
Güvenlik teknolojilerinin temel unsurlarından biri olan manyetik kapı alarm sensörü, ev ve iş yerlerinin giriş noktalarını korumak için yaygın olarak kullanılan pratik bir çözümdür. Bu içerikte, manyetik kapı sensörü, çalışma prensibini, kullanım alanlarını ve manyetik kapı alarm sensörü Arduino ile entegrasyonunu detaylıca incelenecek ve güvenliğinizi üst seviyeye çıkaracak bilgiler verilecektir.
Manyetik kapı sensörü, bir sensör (reed switch) ve bir mıknatıs olmak üzere iki parçadan oluşur. Kapı veya pencere kapalı olduğunda, sensör ve mıknatıs yan yana durur ve elektrik devresi tamamlanır. Kapı açıldığında, mıknatıs uzaklaşır ve devre açılır; bu da manyetik alarm sistemini tetikler ve alarm paneline uyarı gönderilir.
Güvenlik teknolojilerinin temel unsurlarından biri olan manyetik kapı alarm sensörü, ev ve iş yerlerinin giriş noktalarını korumak için yaygın olarak kullanılan pratik bir çözümdür.
Manyetik Kapı Alarm Sensörlerinin Kullanım Alanları
Bu sensör, aşağıdaki alanlarda sıklıkla kullanılır:
Ev ve apartman girişleri
İş yeri ve ofis güvenliği
Mağaza ve depo girişleri
Oteller ve konaklama tesisleri
Bankalar ve hassas güvenlik noktaları
Bu alanlarda, özellikle mıknatıslı kapı alarmı ve belirli markaların kapı alarmı gibi çeşitli ürünler tercih edilmektedir.
Arduino platformu, manyetik kapı alarm sensörü Arduino uygulamaları için oldukça elverişli ve kullanıcı dostudur. Arduino sayesinde sensör durumu sürekli izlenebilir ve farklı alarmlar oluşturulabilir.
Arduino Bağlantısı:
Sensör çıkışı Arduino dijital pinine bağlanır.
Sensörün diğer ucu Arduino’nun GND pinine bağlanır.
Arduino üzerine LED veya buzzer bağlanarak görsel ve sesli bildirim sağlanabilir.
Basit bir kodlama sayesinde kapı açıldığında alarm tetiklenir ve kullanıcı anlık olarak bilgilendirilir.
Manyetik kapı alarm sensörü ve mıknatıslı alarm gibi sistemler, evinizin ve iş yerinizin güvenliğini sağlamakta vazgeçilmezdir.
Avantajları ve Kullanım İpuçları
Kolay montaj ve düşük maliyetlidir.
Manyetik alarm sökücü gibi özel ekipmanlarla güvenliği arttırılabilir.
Uzun ömürlü ve dayanıklı yapısı sayesinde güvenilir bir çözümdür.
Arduino gibi platformlarla kolayca entegre edilerek kişiselleştirilmiş sistemler oluşturulur.
Sonuç olarak, manyetik kapı alarm sensörü ve mıknatıslı alarm gibi sistemler, evinizin ve iş yerinizin güvenliğini sağlamakta vazgeçilmezdir. Arduino entegrasyonu ile güvenliğinizi bir adım öteye taşıyabilirsiniz.
Aşağıda en çok kullanılan güç elektroniği devreleri verilmiştir. Bu devrelerin özellikleri kısaca detaylandırılacaktır.
Doğrultucular (Alternatif akımdan doğru akıma dönüştüren devreler – AC/DC Rectifier)
Eviriciler (Doğru akımdan alternatif akıma dönüştüren devreler – DC/AC Inverter)
Doğru akım kıyıcı devreleri (Belli değerdeki doğru gerilimi başka değerdeki bir doğru gerilime dönüştüren devreler – DC/DC Chopper)
Alternatif akım ayarlayıcı devreleri (Belli değerdeki alternatif gerilimi başka değerdeki bir alternatif gerilime dönüştüren devreler – AC/AC Chopper) ve frekans konvertörleri (Gerekirse hem AC gerilimi hem de gerilimin frekansını değiştiren devreler – VFC Variable Frequency Converter)
Genel anlamda doğrultucular, alternatif akımdan doğru akım elden eden devrelerdir. Alternatif akım kaynağından doğru akım yükünü besler veya bir doğru akım şebekesine güç aktarır. Girişi alternatif akım, çıkışı doğru akım olan birçok devre tasarlanabilir. Genel olarak yarım dalga ve tam dalga doğrultucular olarak sınıflandırılırlar. Her iki sınıf doğrultucular üç grupta toplanır. Bunlar denetimsiz, yarım denetimli ve tam denetimli doğrultuculardır.
Tek Fazlı Yarım Dalga Doğrultucu Devresi
Tek Fazlı Tam Dalga Doğrultucu Devresi
Denetimsiz doğrultucular sadece diyotlardan oluşur. Çıkışın genliği AC gerilimin genliğiyle orantılı olarak değişir. AC kaynaktan DC şebekeye veya yüke güç aktarırlar.
Yarım denetimli veya tam denetimli doğrultucuların tümünde ise güç transistörler veya tristörler kullanılır. Çıkışın DC gerilim değeri, bu transistörün base gerilimi veya tristörlerin tetikleme açısıyla denetlenir. Hem AC kaynaktan DC çıkışa, hem de ters yönde güç aktarabilirler. Yarım denetimli veya denetimsiz doğrultucular ise bir indüktif bileşene sahip yükü besleme durumunda, yüke paralel bağlı bir serbest geçiş diyodu bağlanır. Bu diyoda, söndürme veya by-pass diyodu da denir. Serbest geçiş diyodu, yükte oluşan ters gerilimlerden dolayı doğrultucuyu korur. Ayrıca tristörlerin kararlılığının bozulmaması için yük akımından doğrultucuyu korumuş olur.
Üç Fazlı Doğrultucu Devresi
Eviriciler / İnvertörler (AC Converter/Inverter)
Genel anlamda güç elektroniği devrelerinde evirici, DC/AC dönüştürücü veya doğru akım kaynağından alternatif akım ile beslenen bir yüke veya bir alternatif akım şebekesine güç aktarımı yapan devredir. Bu tip devrelere özellikle DC kaynaktan sürekli beslenen yükler, kesintisiz güç kaynakları, endüksiyonlu ısıtma ve frekans ayarı gereken motor denetimi uygulamalarda ihtiyaç duyulur. Girişine akü, yakıt hücresi, güneş veya rüzgar jeneratörü gibi yenilenebilir bir kaynak uygulanır. Bu devreler, girişindeki DC gerilimi çıkışında istenen genlik ve frekanstaki AC gerilime dönüştürürler. Örneğin çıkışı 120 V 60 Hz, 220 V 50 Hz gibi tek fazlı, 120/208 V 60 Hz veya 220/380 V 50 Hz gibi üç fazlı AC gerilim elde edilebilmektedir. Ayrıca çıkış gerilimi sabit veya değişken frekanslı elde edilebilir. Çıkışta değişken bir gerilim elde edilmesi istenirse, giriş DC gerilimi değiştirilebilir. Böylece evirici sabiti veya kazancı olarak tanımlanan bir değer oluşur.
Girişteki DC gerilim denetlenebilir bir gerilim değil ve değiştirilemiyorsa çıkış gerilimi, eviricinin kazancının “Darbe Genişlik Modülasyonu (Ayarı)” (DGM=PWM Pulse Width Modulation) gibi bir yöntemle değiştirilmesiyle ayarlanarak değiştirilir. Evirici kazancı, çıkıştaki AC gerilimin giriş DC gerilime oranı olarak tanımlanabilir. PWM tekniğinde bir referans sinüs sinyali, kendisine göre daha yüksek frekanstaki üçgen dalga sinyaline göre üretilir. Buradaki referans sinyalin frekansı, invertörün AC çıkış geriliminin frekansını belirlemektedir. Referans sinyalin genliğin tepe değeri , AC çıkış gerilimini ortalama değerini tayin etmektedir. Bu şekilde karşılaştırma yapılarak kontrol sağlanır ve her yarı periyottaki darbe sayısı, taşıyıcı frekansı tarafından belirlenir.
Unipolar (solda) ve Bipolar (sağda) PWM Kontrol Tekniğiyle Evirici AC Çıkış Gerilimleri
Normal bir işletme ortamında evirici çıkış geriliminin sinüzoidal olması gerekir. Ancak uygulamalarda salınım bileşenlerin etkisinden dolayı bu gerilim, ideal sinüzoidaldan uzak olur, bozulmalar oluşur. Küçük ve orta büyüklükteki güçlerin denetiminde evirici çıkış geriliminin şekli kare dalga veya kare dalgaya benzer bir şekilde olması kabul edilebilir. Ancak büyük güçlerin denetiminde bu şeklin sinüzoidale yakın olması istenir. Çıkış gerilimindeki salınımlar hızlı anahtarlama yapabilen yarı iletkenlerin kullanımıyla yapılacak anahtarlama teknikleriyle azaltılarak yok edilmeye çalışılır. Alternatif akım çıkışı anahtarlama işlemleri ile elde edildiğinden, çıkış dalga şekli gerilim parçacıklarından oluşur. Bu parçacıkların anlık değerleri pozitif, negatif veya sıfır olabilir. Ancak genelde çıkışın sadece bir adet sıfır olmayan genliği olur.
Eviriciler genel anlamda tek fazlı ve üç fazlı eviriciler olmak üzere ikiye ayrılır. Bu devrelerde anahtarlama elemanları olarak genelde transistör veya tristör kullanılır. Özellikle giriş ve çıkış akım-gerilim özelliklerine göre gerilim beslemeli, akım beslemeli, DC hatlı evirici devreleri gibi özel eviriciler de bulunur.
Basit Bir Motor Sürücü Devresi (Frekans Konvertörü)
Alternatif Akım Ayarlayıcı Devreleri (AC/AC Chopper)
Güç elektroniği devrelerinde herhangi bir AC yükün geriliminin frekansını değiştirmeden gerilim ve akımının etkin değerini kontrol etmek için AC ayarlayıcı (kıyıcı) devreleri kullanılır. AC ayarlayıcı devreleri statik anahtarlar gibi çalışır. Aralarındaki tek fark, sadece kumanda yerine aynı zamanda istenen tetikleme açıklarında iletim gerçekleştirilerek kontrolün de yapılabilmesidir. Genelde bir triyak veya ters paralel bağlanmış iki adet tristör kullanılır. Yük denetiminde, belirli sayıdaki periyotlarda tam dalganın iletimi engellenir. Dolayısıyla, kaynaktaki iletilen ve iletilmeyen tam dalgaların sayısı ile yük ortalama gücü denetlenmiş olur. Birçok yük, özelliklerinden dolayı her alternanstaki güç kontrol edilir. Bu kontrol genelde ışık, ısı, motor hızı gibi uygulamalarda kullanılır.
Güç elektroniği devrelerinde DC kıyıcı devreleri, bir DC kaynaktan bir DC ile çalışan yüke veya başka DC kaynağa denetimli olarak güç aktara güç elektroniği devreleridir. DC gerilimin ayarlanmasıyla DC akım da ayarlanmakta ve dolayısıyla güç denetimi gerçekleştirilebilmektedir. DC gerilimin ayarlanması için ise anahtarlama tekniği kullanılmaktadır. Yük ile kaynak arasına konan anahtarın açılıp kapatılması ile yapılan denetimle güç ayarı yapılır. Anahtarın açık ve kapalı kalma süreleri ayarlanarak aktarılan güç ayarı gerçekleştirilir. Anahtarın açık kalma süresi uzadıkça güç azalır. Kapalı kalma süresiyle de doğru orantılı olarak aktarılan güç artar. Dolayısıyla sürekli kapalı anahtarların aktaracağı güç ile sıfır güç arasında ayarlama yapılır. IGBT, MOSFET, SCR gibi güç denetimi yapan yarı iletkenlerle anahtarlama sağlanır. Küçük güçlerde transistörler kullanılırken, DC güç büyüdükçe tristörlerin kullanılması daha doğrudur. Çünkü doğru akımda güç büyüdükçe, kontrol daha zor olur. Bunun nedeni, DC kaynaktan tristör tetiklenerek beslenen yükün akımının kesilmesi sırasında tristörün kesime girmesi zorlaşır. Dolayısıyla söndürme sorunları çıkar. Bunun için de söndürme devreleriyle birlikte DC ayarlayıcı düzenleri kullanılır. Aynı zamanda çıkış geriliminin yükteki olumsuz etkileri “Darbe Genişlik Modülasyonu” (DGM=PWM) yöntemi ile düzenlenen devreler de kullanılmaktadır. Hem yükseltici (DC boost converter) hem de düşürücü (DC buck converter) DC devreleri olmak üzere iki tipte sınıflandırılır.
Güç elektroniği, yarı iletken bileşenlerin enerji kontrolü ve dönüştürülmesinde kullanıldığı bir alandır. Bu alanda diyot, tristör, MOSFET, ve IGBT gibi yarı iletken elemanlar, enerji yönetimi ve kontrolünde kritik bir rol oynar. Örneğin, diyot direnç ile devredeki akım yönünü kontrol ederken, tristör yüksek güçlü uygulamalarda anahtarlama görevini üstlenir. IGBT modülleri (CM200DY-24NF, FF200R12KE3, ve CM150DY-12H gibi modeller), yüksek gerilim ve akım uygulamalarında yaygın olarak kullanılır.
MOSFET elemanları, özellikle düşük voltajlı hızlı anahtarlama devrelerinde tercih edilir. Örneğin, IRFBC40, AON7403, ve AO4435 gibi modeller, DC-DC dönüştürücülerde ve SMPS devresi tasarımlarında sıkça yer alır. P-MOSFET ve N-MOSFET tipleri, farklı uygulamalar için optimize edilmiştir. LTSpice 2N7000 gibi simülasyon araçları, bu tür bileşenlerin devre tasarımında nasıl performans gösterdiğini analiz etmek için kullanılır. Aydınlatma uygulamalarında ise LED teknolojisi ön plandadır. Epistar LED, OSRAM LED, ve Philips Hue LED Stripgibi ürünler, enerji verimliliği ve yüksek ışık kalitesi ile tanınır. WS2812B LED ve 5050 RGB LED gibi programlanabilir LED’ler, P10 LED panel veya ray spot aydınlatma gibi dış cephe ve dekoratif aydınlatma sistemlerinde kullanılır. Ayrıca, Philips G9 LED ve sıva altı spot gibi çözümler, iç mekan aydınlatmasında tercih edilir. PCB LED tasarımları ve quantum board teknolojisi, LED’lerin daha verimli kullanılmasını sağlar. LM301H gibi yüksek performanslı LED modülleri, özellikle tarımsal aydınlatma ve profesyonel uygulamalarda öne çıkar. LED tube T8gibi ürünler ise geleneksel floresanlara enerji tasarruflu bir alternatif sunar. Sonuç olarak, güç elektroniği ve yarı iletken teknolojisi, enerji verimliliği ve kontrolü açısından modern endüstride kritik bir rol oynamaktadır. Bu bileşenler, aydınlatmadan enerji dönüşümüne kadar geniş bir uygulama yelpazesinde vazgeçilmezdir.